DÖRT HAKK MEZHEBİN BİRİNE UYMAK GEREKİR - 29 AĞUSTOS 2024 - MEVLANA TAKVİMİ
Manage episode 436769675 series 2542707
Halîfe Hârûn Reşîd, İmâm-ı Mâlik (r.a.)’in Muvatta’ını Kâbe-i Muazzama’ya asdırıp bütün müslümanların onunla amel etmesini isteyince, İmâm-ı Mâlik (r.a.) buna razı olmayarak: “Ey Müminlerin Emiri, bunu istemeyiniz! Çünkü Resûllullah (s.a.v.)’in Ashâbı (r.a.e.) bazı fürûa ait meselelerde ihtilaf ile çeşitli ülke ve beldelere dağılmışlardır. Âlimlerin ihtilaf etmesi ise bu ümmet için Allâh (c.c.)’nün büyük bir rahmetidir. Herbiri kendince sabit olan delil ile amel ettiğinden, doğrudan payını almış ve hidâyet nuruna mazhar olmuştur.” Bunun üzerine Hârûn Reşîd: “Ey Abdullah’ın babası! Allâhü Teâlâ seni bütün işlerinde başarılı kılsın.” diye duâ ederek memnuniyetini belirtmiştir. Bundan önce Halîfe Mansûr, Mâlikî mezhebiyle ilgili kitaplardan birer nüshayı her bölgeye göndererek bunlarla amel edilmesini zorunlu tutmuştu. O zaman da İmâm-ı Mâlik (r.a.) buna rızâ göstermeyerek: “İnsanlara önceden çok çeşitli sözler ulaştı, pek çok hadis işittiler ve çeşitli rivâyetlerde bulundular. Bundan dolayı her bölgenin ahalisi farklılıkların arasından kendi istekleriyle oluşturup uymakta oldukları mezheplere göre hayatlarını sürdürmeleri onlar için daha hayırlıdır, bu konuda müdahaleye hakkımız yoktur” demiştir. Müctehit imamların herbiri, İslâm âlimlerinin çoğunluğu katında tanınan ve bilinen büyük imâmlar olduklarından, herbirinin mezhebine uymak, kurtuluş ve selâmet için bir merdiven, sağlam bir yol ise de dört imâmın dışındakilerin bağlıları yok olup gitmişler, bunlar kadar yaygınlık kazanmamışlardır. Mezheplerinin görüşleri sistemli olarak eserlerle ortaya konmadığı için de bu çağda onlara bağlanma ve taklit etme imkânı kalmamıştır. Yalnızca mevcut olan dört mezhebin birine uymak gerekir. (İbn Hacer el-Heytemî, İmâm-ı Azam Ebû Hanîfe (r.a.) Hayatından Rabbânî Esintiler, s.75-82)
1833 afleveringen